Mehmet Akif İNAN kimdir?

Mehmet Akif İNAN kimdir?

12 Temmuz 1940 Şanlıurfa - 6 Ocak 2000 Şanlıurfa

26.10.2016 1457

Mehmet Akif İNAN

Şair

12 Temmuz 1940 Şanlıurfa - 6 Ocak 2000 Şanlıurfa

 

Şair ve yazar (D. 12 Temmuz 1940, Şanlıurfa – Ö. 6 Ocak 2000 Şanlıurfa). İlk ve ortaokulu Urfa’da, liseyi Maraş’ta bitirdi. Ankara Üniversitesi DTCF Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü (1972) mezunu. Öğrencilik yıllarında Hilal dergisi ve yayınlarını (1962-64) yönetti, Gazi Eğitim Eğitim Enstitüsü’nde Türkçe-edebiyat öğretmenliği yaptı. İlk yazı ve şiirleri 1957’den itibaren mahalli gazetelerde çıktı. 1959’da Derya adlı bir gazete yayımladı. 1969 yılında Nuri Pakdil, Rasim Özdenören ve Erdem Bayazıt’la birlikte Edebiyat dergisinin, 1976’da Cahit Zarifoğlu, Rasim Özdenören, Erdem Bayazıt, Alaeddin Özdenören ve Ersin Gürdoğan grubu ile Mavera dergisinin kurucuları arasında yer aldı. Daha çok Edebiyat dergisinde çıkan yazıları ile, ayrıca 1977’de Yeni Devir gazetesinde Akif Reha imzası ve kendi adıyla yazdığı köşe yazılarıyla tanındı.

Umut Gazeli
Soyundum çileye dönmemecesine
Bilendim ışıktan gözyaşlarıyla

Acılar umudu buldurur bize
Bir zırha büründüm bu çağa karşı

Edeb senin sabır benim derimdir
Askerler üretir sessiz ve derin

Bayrağa dönüşen alnımdır şimdi
Ellerim ağların mahşer makası

Türkümüz dünyayı kardeş bilendir
Gökleri insanın ortak tarlası

 

  Ağ

Ve bir sofra gibi sersem önüne 
Yerli düşüncenin ürünlerini

İnsani kirleten heykeller gördüm 
Güneşi karartan kıyamet gibi

Ey yolda kaybolan ezilen haber 
Asarak zamanı yenile çaği

Betonlar mezardır düşe sevince 
Saksılar doğaya özlem eylemi

Şiir bahçemizdi gökdelen oldu 
Aklımıza nasıl bak gülen oldu

Soyumu yüklendim bu çağ içinde 
Urfa bir dağ gönlüm bir bağ içinde

El Gazeli

Ellerine Sarın Kalbimin içini
O ayla boyanmış nar ellerine

Bahar ellerine giydir düşleri
Göksel şarkıları sar ellerine

O kar ellerine yar ellerine
Deme sabah akşam var ellerine

Rüzgar mı asker mi biçti yolumu
Önünde kaç engel var ellerine

Bitirip şu kara kuru ekmeği
Göç etsem diyorum yar ellerine.

 

 

Mescid-i-Aksa

Mescid-i Aksa’yı gördüm düşümde 
Bir çocuk gibiydi ve ağlıyordu 
Varıp eşiğine alnını koydum 
Sanki bir yer altı nehr çağlıyordu

 

Gözlerim yollarda bekler dururum 
Nerde kardeşlerim diyordu bir ses 
İlk Kıblesi benim ulu Nebi’nin 
Unuttu mu bunu acaba herkes

....

Şimdi kimsecikler varmaz yanıma 
Mü’minde yoksunum tek ve tenhayım 
Rüzgarlar silemez gözyaşlarımı 
Çöllerde kayıp bir yetim vâhayım

....

Yürek Gazeli 

Senin hatıranla beni her akşam 
dünyanın kirinden yuyar yüreğim

Düş kazılarımın bulgularını 
umut sergisine koyar yüreğim

Bütün varlığımı billur sesine 
ve özel rengine boyar yüreğim

Mehtaba çiçeğe ve bulutlara 
cennet hayalini oyar yüreğim

Kanadısın zaman nehirlerimin 
günleri seninle sayar yüreğim

...........

Şehir Gazeli

Her eylem yeniden diriltir beni
Nehirler düşlerim göl kenarında

Ey deprem gel yetiş bu şehirlerin
Doğayı çarptıran konumlarına

Doğ ey güneş erit taştan adamı
Ve kurut taşları diken elleri

Babamın gölgesi koruyor beni
Oh ne güzel şehir bu eski şehir

Dönüştür ey kalbim bahçeli eve
Anlamı ezen o makinaları

Kurtuluş haberi olsun dünyaya
Ayırma üstümden bir an gölgeni